Bir önceki gün ki yazımızın üzerinden 24 saat geçmeden yeni sabaha uyandığımızda yeni bir acıya daha ulaşmış olduk maalesef. Bu defa Isparta da Mevsimlik işçileri taşıyan midibüs devrildi ve 18 aileye daha ateş düştü. Ölenlere Allah dan rahmet acılı yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum.Burada yazdıklarım aslında hepinizin her gün haberlerden duyup gazetelerden okuduğunuz şeyler ama insanın içinde birikince öfkesi bir yerde derdini anlatmak istiyor.Son yıllarda millet olarak güzel bir sabaha uyandığımızı şahsım adına hatırlamıyorum.Her sabah acaba bugün ülkemde nasıl bir olumsuzluk var endişesiylegözlerimizi açıyoruz. Gazeteleri açıp internetten haberleri takip ediyoruz.Ortalama bir avrupalı nın 20 -30 yılda yaşayabileceği olumsuzlukları ülke olarak 1 aya sığdırabiliyoruz.
Sadece ekim ayında yaşadıklarımız malum 6,7,8 ekim olayları ,bingöl de kahpece şehit edilen 2 polisimiz, ardından Ermenekte ki maden faciası ,Diyarbakır da sivil bir askerin şehit edilmesi ve bugün trafik kazasında kaybettiğimiz 18 işçimiz.İnşallah Rabbim bu acıları bir daha yaşatmaz bu millete.
İnsan sormadan edemiyor bu kadar olumsuzluk 1 ay gibi kısa bir sürede nasıl gerçekleşir? Eğer Ülkede hesap verme mekanizması yoksa,hukuk ayaklar altına alınmışsa,Ahbap çavuş ilişkisiyle devlet yönetilmeye devam ederse üzülerek söylemek istiyorum ki biz bu acılardan daha çok yaşarız.
İktidar partisinin rant ekonomisi, evine ekmek götürmek için gece gündüz çalışan işçilerimizi bir bir ayırıyor ailelerinden.Ermenek'te oğlu madende kalan Ayşe Annenin sözleri hala kulaklarımda ''Oğlum yüzme bilmezdi orada ne yaptı acaba''.Ayşe anne 75 yaşında Anadolu kadını yüzünde 75 yılın yorgunluğunun izleri ,Gözlerinde evladından haber alınamayışının çaresizliği;Yine Eşi madende kalan bir hanımın feryadı''Bizi yediniz bitirdiniz 3 aydır maaş vermiyorlardı en sonunda canlarını da aldılar''.Bu resimler karşısında gözleri yaşarmayanın vicdanıyla ilgili bir sorun yaşadığı tartışılmaz gerçek ama ne varki bu vicdansızların bazıları şu anda ülkemizi yönetiyorlar yada yönetmeye çalışıyorlar.
Söylenenlere göre 2012 yılında maden açma ruhsatı bizzat Başbakanlık imzasıyla veriliyormuş.Benim burdan anladığım şu;madenlerin çalışma şartlarının ne olduğunun bir önemi yok,yerin yüzlerce metre altında çalışan emekçilerin canlarının bir önemi yok,Gasp edilen hakların bir önemi yok ucuz kömür çıkaralım ve bunu fakir halka dağıtalım seçimde de oylarını alalım bize yeter gerisi teferruat.Bir ülkede maden işletme şartları, havuza aktarılan parayla orantılıysa ölümler işin fıtratında var demektir.Bu rant aynı şekilde iktidarın ,yükseklikleriyle,büyüklükleriyle övündüğü inşaatları içinde geçerli.Soma da yaşadığımız elim hadisenin hesabının sorulamayışının nedeni de budur zaten.Sorumlulara cezası verilecek diye olay yerinde ahkam kesen delikanlılar iş müfettişleri soruşturmaya geldiğinde izin vermiyorlar!Neden? dediğinizi duyar gibiyim. Cevabı gayet basit, eğer soruşturulursa Kendi pislikeri ortaya dökülecek.Ama Şanslıyız ki Utanma duygusunun ne olduğu bilmeyen yöneticilerimiz var bizim.Soma nın hesabını vermeden madeni tekrar üretime açtıran ekip bu sefer Karaman da çıkıyor karşımıza ve bildik söylemler.
18 kişinin hayatını kaybettiği midibüs kazasıda bunların çabası.Bakıldığında sadece bir trafik kazası diyebilirsiniz ama 27 kişilik midibüse 45 kişi bindirirseniz siz katilsiniz demektir.Bir servis parası daha vermemek için 45 Allah kulunu üst üste küçücük midibüse bindirip çalıştırmaya götürmek cüzdan ile vicdanın yer değiştirdiğinin açık resmidir.Nedenleri malum insannın bir önemi yok ne kadar az maliyet patron için o kadar çok kazanç demek.
Ülkemizde hiçbir kurum şuan denetlenmediği için söylenecek bir sözde yok aslında.Sayıştay Hükümet harcamalarını denetliyor raporlar meclise gönderilmiyor.Olumsuz rapor yazan müfettişler önce sürgün ediliyor sonra görevden alınıyor.Hukuk işlemez olmuş,Örnekmi? Yargı kararına rağmen Cumhurbaşkanı Kaçak sarayda 29 ekim kutlaması yapabiliyor mesela.Bütün bunların yanında kendi askerine silahsız ve sivil iken kurşunlamaktan geri kalmayan bir grup 29 ekim günü peşmerge askerlerini zafer kazanmış gibi karşılıyor. Bilmiyorki gözünü kırpmadan silah çektiği o asker onun namusunu korumak için orada.Bakıyorum da yukarıda yazdıklarım ülkemin bir bölümünü hiç ilgilendirmiyor gibi geliyor en acı verici olanı bu sanırım...
.
31 Ekim 2014 Cuma
30 Ekim 2014 Perşembe
Ucuz Hayatlar Ülkesi
Gün geçmiyor ki ülkemizde bir işçi hayatını kaybetmesin.Türkiye'de eğer işçiyseniz ölmeniz için birçok sebep vardır ve bu sebeplerde tamamen işçi hatalarından kaynaklanır!.Geçtiğimiz mayıs ayında Soma'da meydana gelen maden faciasında 301 maden emekçisi hayatını kaybettiğinde bundan sonra herhalde böyle facialar yaşanmaz gerekli dersler çıkarılmıştır diye düşünürken 6 ay sonra yine bir maden kazası meydana geldi ve 18 işçi (3 gün geçmesine rağmen hala ulaşılamadı) hayatını kaybetti.Soma'daki kazadan sonra kömür ocaklarındaki kazalardan dolayı 31 işçimizi daha kaybetmiş olduk böylece.Tüm işçilerimize Allah'dan rahmet Acılı yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum.
Ülkemiz işçi ölümlerinde Dünyada 3.sırada Avrupa'da ise bu konuda lider ülkeyiz.Bunun sebebi'ni aslında Çalışma Bakanımız Sayın Faruk Çelik açıkladı.''Bir işyerini Çalışma şartlarına uygun olmadığı için Kapattığınızda araya 50 kişi giriyor''Sanırım bu cümle herşeyi açıklıyor yazık ki ne yazık.Kim bu 50 kişi?Siz Ülkeyi Ricalara göremi yönetiyorsunuz? Dünya'nın hangi ülkesinde olursa olsun bu açıklamayı yapan bakan zannımca ya istifa eder yada görevinden alınmıştır ama ülkemizde bu erdemi gösteremeyecek kadar basiretsiz insanlar o koltukları işgal ediyorlar.Günde ortalama 4 işçinin hayatını kaybettiği ülkemizde ne yazıkki ateş sadece düştüğü yeri yakıyor.2014 yılında aklımızda kalan iş kazalarını saymaya kalksak bir elin parmaklarını geçmez ama inşaat ,maden yol vs sektörlerde 1300 den fazla insanımızı yitirdik.Millet olarak sanırım olaylara karşı duyarlılığımızı kaybettik.
Mayıs ayındaki soma faciasında 301 can dan,geride bıraktıkları yetimlerden,eşlerden,evladını kaybeden anne babalardan daha çok enerji bakanımızın soğuk çay ve simitle kahvaltı yaptığını, 3 gün aynı gömleği giyerek ne kadar fedakarlık yaptığını konuştuk..Dönemin Başbakanın'dan ölümlerin işlerin fıtratında var olduğunu öğrenmiş olduk.Müşavirinin bir işçi yakınını yerde tekmelerken ayağının incindiğini ve doktor raporu aldığını öğrenip millet olarak o müşaviri görevden almayan Başbakanı Cumhurbaşkanı yaparak Ödüllendirdik.
Ermenek,'teki faciadan sonra malüm bakanlar olay yerine gittiler bildik açıklamalar,her olaydan sonra değişen sadece işçilerin isimleri. Faruk Çelik soma olayında suçlu kimse bulunup cezasının verileceğini olayın takipçisi olacağını söyledi fakat gel gör ki o maden ocağını denetleyen müfettişler için suruşturma açılmasına izin dahi vermedi ama o katil maden şuan çalışmaya başladı.Bu kez Ermenek' te Çiçeği burnunda Başbakanımız olay yerinde şu açıklamayı yaptı ''Bu soruşturmanın bizzat takipçisi olacağım''. Millet olarak hepimiz rahatladık Sayın Davutoğlu takip edecek ya tüm sorumlular bulunur ve hesabı sorulur!!
Ermenek'te yerin yüzlerce metre altında emek veren işçilerin maaşlarının 3 aydır ödenmediği bizzat işçi yakını tarafından söylendi.Yazıklar olsun size maden işletme ruhsatı veren artık her kim yada kimlerse.Patronlar daha fazla kazansın diye Havuza daha fazla para akratılsın diye elverişsiz,denetimsiz ortamlarda insanlar bile bile ölüme gönderiliyor ve kocaman bir ülke dizi izler gibi bu acıları izliyor.
Ülkemiz işçi ölümlerinde Dünyada 3.sırada Avrupa'da ise bu konuda lider ülkeyiz.Bunun sebebi'ni aslında Çalışma Bakanımız Sayın Faruk Çelik açıkladı.''Bir işyerini Çalışma şartlarına uygun olmadığı için Kapattığınızda araya 50 kişi giriyor''Sanırım bu cümle herşeyi açıklıyor yazık ki ne yazık.Kim bu 50 kişi?Siz Ülkeyi Ricalara göremi yönetiyorsunuz? Dünya'nın hangi ülkesinde olursa olsun bu açıklamayı yapan bakan zannımca ya istifa eder yada görevinden alınmıştır ama ülkemizde bu erdemi gösteremeyecek kadar basiretsiz insanlar o koltukları işgal ediyorlar.Günde ortalama 4 işçinin hayatını kaybettiği ülkemizde ne yazıkki ateş sadece düştüğü yeri yakıyor.2014 yılında aklımızda kalan iş kazalarını saymaya kalksak bir elin parmaklarını geçmez ama inşaat ,maden yol vs sektörlerde 1300 den fazla insanımızı yitirdik.Millet olarak sanırım olaylara karşı duyarlılığımızı kaybettik.
Mayıs ayındaki soma faciasında 301 can dan,geride bıraktıkları yetimlerden,eşlerden,evladını kaybeden anne babalardan daha çok enerji bakanımızın soğuk çay ve simitle kahvaltı yaptığını, 3 gün aynı gömleği giyerek ne kadar fedakarlık yaptığını konuştuk..Dönemin Başbakanın'dan ölümlerin işlerin fıtratında var olduğunu öğrenmiş olduk.Müşavirinin bir işçi yakınını yerde tekmelerken ayağının incindiğini ve doktor raporu aldığını öğrenip millet olarak o müşaviri görevden almayan Başbakanı Cumhurbaşkanı yaparak Ödüllendirdik.
Ermenek,'teki faciadan sonra malüm bakanlar olay yerine gittiler bildik açıklamalar,her olaydan sonra değişen sadece işçilerin isimleri. Faruk Çelik soma olayında suçlu kimse bulunup cezasının verileceğini olayın takipçisi olacağını söyledi fakat gel gör ki o maden ocağını denetleyen müfettişler için suruşturma açılmasına izin dahi vermedi ama o katil maden şuan çalışmaya başladı.Bu kez Ermenek' te Çiçeği burnunda Başbakanımız olay yerinde şu açıklamayı yaptı ''Bu soruşturmanın bizzat takipçisi olacağım''. Millet olarak hepimiz rahatladık Sayın Davutoğlu takip edecek ya tüm sorumlular bulunur ve hesabı sorulur!!
Ermenek'te yerin yüzlerce metre altında emek veren işçilerin maaşlarının 3 aydır ödenmediği bizzat işçi yakını tarafından söylendi.Yazıklar olsun size maden işletme ruhsatı veren artık her kim yada kimlerse.Patronlar daha fazla kazansın diye Havuza daha fazla para akratılsın diye elverişsiz,denetimsiz ortamlarda insanlar bile bile ölüme gönderiliyor ve kocaman bir ülke dizi izler gibi bu acıları izliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)